Salı, Ekim 30

Plastik Çikolata, Çikolatalı Şeker Hamuru

Son günlerde mutfaktan neredeyse hiç çıkmamama rağmen hiç yeni bir şeyler denemedim. Geçtiğimiz hafta gelen bir çok misafirim için ya önceki tariflerimden yararlandım ya da çeşitli bloglardan daha önce yaptığım ve memnun kaldığım tarifleri yaptım. Durum böyle olunca bloga konacak değişik bir şeyler bulamıyorum malesef. Bugün artık içimdeki blog güncelleyememe rahatsızlığını yenmek için, evde hiç ihtiyaç olmamasına rağmen, pasta yapımına giriştim. Daha önce hiç denemediğim bir tür olan plastik çikolata(modelleme çikolatası) ve çikolatalı şeker hamuru denemeye karar verdim. Kaynak olarak evdeki bir pasta yapımı kitabımı kullandım. Çikolatalı şeker hamuru ve modelleme çikolatası ile oynamak çok zevkli fakat bir o kadar da zahmetli çünkü evin ve elinizin ısısı ile anında yumuşayıp parlamaya başlıyor. Ama görüntü insanı fazlasıyla tatmin ettiği için denemeye değer diyorum. Bu pastayı, sıkılmadan merakla beni takip eden siz arkadaşlarıma armağan ediyorum.
Öncelikle pastamız için her zamanki gibi pandispanyaya ihtiyacımız var. Bunun için:
3 oda ısısında yumurta
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı un
2 çorba kaşığı kakao
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 paket hamur kabartma tozu
1 paket şekerli vanilin'e ihtiyacımız var.

Yumurtaların aklarını ve sarılarını ayıralım. Un, kabartma tozu ve kakaoyu bir kabın içine birlikte eleyelim. Akları başka bir kapta önce tek başına köpük köpük olana dek çırpalım. Daha sonra şekeri ekleyip iyice tekrar çırpalım. Şekerler eriyince yumurta sarılarını ekleyelim ve tekrar çırpalım. İçine unlu karışımı azar azar ekleyerek mikserin en düşük devrinde yavaşça çırpalım. Tüm unu azar azar yedirdikten sonra en son sıvı yağı ekleyip tekrar karıştıralım. 20 cm'lik yağlanıp unlanmış kalıbımıza döküp ve 170 dereceye ısıtılmış fırına koyalım. İlk 20 dakika fırın kapağını açmadan kekimizin üzeri kızarana dek pişirelim. Kekimiz pişerken modelleme çikolatamızı ve çikolatalı şeker hamurumuzu hazırlayalım.

Modelleme çikolatası (Plastik Çikolata)
130 gr bitter kuvertür çikolata
2 dolu çorba kaşığı glikoz
1 tatlı kaşığı su
Çikolataları bir bıçak yardımı ile küçük parçalara ayıralım. Benmari usulü eritelim. Erimiş çikolatadan 1 çorba kaşığı kadarını ayıralım, yağlı kağıttan küçük bir sıkma torbası hazırlayarak içine dolduralım ucundan küçük bir parça keselim. Bir asetat kağıdına gelişigüzel şekiller sıkıp buzdolabına kaldıralım. Kalan erimiş çikolatanın içine glikozu ekleyip bir kaşıkla iyice karıştıralım. Karışım kesik kesik olup yağından ayrılmaya başlayacak. Biz sürekli kaşığın tersi ile ezmeye devam edelim. Karışım pürüzsüz olunca hamuru elimizle toparlayıp bir başka kaba geçirelim. Varsa mikrodalgada 30 sn. tutarak, yoksa benmari usulü tekrar iyice ısıtalım. İçine suyu ekleyip tekrar kaşıkla hamuru ezerek toparlayalım. Naylon torba ya da yağlı kağıda sarıp buzdolabına kaldıralım.


Çikolatalı Şeker Hamuru:
1 çorba kaşığı toz jelatin
1 çorba kaşığı su
2 çorba kaşığı glikoz
250 gr pudra şekeri
60 gr. bitter kuvertür çikolata
2 çorba kaşığı kakao
20 gr margarin

Jelatini suyla birlikte bir cezveye koyalım, altını kısık açalım. Jelatin biraz ısınınca içine glikozu ekleyip sürekli karıştırarak erimelerini ve birbirlerine karışmalarını sağlayalım. Bir başka kapta 60 gr. bitter çikolatayı benmari usulü eritelim. Bir kabın içine pudra şekerimizi eleyelim ve içine erimiş glikozlu karışımı, erimiş çikolatayı ve kakaoyu ekleyelim. Önce tahta bir kaşıkla, daha sonra hamur biraz toparlanınca elimizle yoğuralım. Yoğurma işlemine düz ve temiz bir yüzeyde devam edelim. Minik küpler halinde kestiğimiz margarini ekleyip iyice hamura yedirelim. Hamur çok yumuşak olursa çok az pudra şekeri ekleyerek toparlayalım. Daha sonra hazırladığımız hamuru naylon bir poşete koyup soğuması için buzdolabına kaldıralım.



Pastada ben hazır pasta kreması kullandım. Pandispanyayı üç kata ayırıp içine bolca frambuaz koydum ve kalan krema ile kapladım. Biraz donması için dolaba kaldırdım.



Modelleme çikolatası yeterince soğuduktan sonra modelleme için hazır hale geliyor. Ben çeşitli ebatlarda güller ve yapraklar hazırlayarak süsleme saatine kadar buzdolabında beklettim çünkü hemencecik yumuşama eğilimi gösteriyordu.



Çikolatalı şeker hamurunu dolapta biraz beklettikten sonra düz bir yüzeye alalım ve bir merdane yardımı ile açmaya başlayalım. Eğer hamur açılmayacak kadar sertse elinizle birkaç dakika yoğurarak yeterli yumuşaklığa ulaşmasını sağlayabilirsiniz. (Bu hamuru açarken altına pudra şekeri dökmeye ihtiyaç duymadım. Hiç yapışma sorunu yaşamadım.) Yeterli büyüklükte açtığımız hamuru pastamıza giydirelim. Fazlalıkları keselim. Kalan parçaları tekrar açıp içinden kalınca bir parça keselim. Çöp şiş çubuklarını kullanarak kestiğimiz parçaya pileler oluşturalım. (parçayı, aralıklı dizdiğimiz çöp şişlerin üzerine bırakıp, nazikçe boşluklara parmağımızla bastıralım) Daha sonra çöp şişleri parçanın altından çekelim.



Oluşan pileli hamuru pastamıza oturtalım. Önceden hazırladığımız yaprakları yerleştirelim.
Son olarak asetat kağına yaptığımız şekilleri dikkatlice çıkarıp yaprakların orta kısmına saplayalım. Hazırladığımız güllerle pastamızı süsleyelim.


Pazar, Ekim 21

Bir Değişik Mutfak...

Herkese yeniden merhaba... Hani bir alttaki yazımda telaşem var demiştim ya, işte onu atlattım şimdilik. Aslında bu blogu tek tip sürdürmekten -yani sadece yemek tarifleri- yanayım ama biraz da mecburi olarak sizi gezi-izlenim tarzı bir yazıyla karşılamak durumunda kaldım. Geçtiğimiz hafta, Çin'de yaşayacağım evi seçmek üzere oraya kısa bir yolculuk yaptım. Benim için inanılmaz değişik bir deneyim oldu. Önce istediğim gibi tarzda bir ev bulamadım, baktığımız evlerin bulunduğu sitelerde hiç yabancı yoktu, sokaklarda hiç çocuk yoktu. Evler bakımsız, sokaklar ıpıssızdı. Üzerine burada bırakıp gittiğim oğlumun ayrılık üzüntüsü eklenince iki gün boğazımda koca bir düğümle yaşadım, ağladım... Daha sonra yavaş yavaş şehri tanımaya çalıştım, insanların görüntüsüne alıştım. Bu arada tam da kalbime göre bir ev de bulunca daha rahatladım. Marketleri gezdim, bizdekilerle aynı olanları, hiç bulamayacaklarımı, neyi nasıl satın alacağımı araştırdım. Bol bol Çince konuşmaya çalıştım, kimilerini anladım, kimileri beni anladı kimileri ile neredeyse hiç iletişim kuramadım. Çok komik ve eğlenceli anlar da yaşadım. Şu kısacık 5 günlük gezide o kadar çok şey yaşadım ki, tamamen yerleştiğimde yaşayacaklarımla bir kitap bile yazmayı düşünebilirim artık :)

Çin ve yaşam tarzlarıyla ilgili anlatacak çok şeyim var ama sizi daha fazla sıkmak istemiyorum. O nedenle sizi ucundan kendi gördüklerimle Çin mutfağıyla tanıştırmaya karar verdim.

Çin mutfağını sadece Türkiye'de tatmış olan biri olarak anladım ki, buradakiler Çin yemeği değil. :) Bu kadar geniş "çeşit" ve tat buradakilerde yok. Ama bizdekiler mi oradakiler mi daha güzel kafam karışık. Size sadece tadını beğendiğim yemeklerden bahsetmek istiyorum zira diğerlerini hatırlamak dahi istemiyorum.
Bölgede deniz olmadığı için daha çok nehir ve göl balığı yiyorlar. Çıkan balıklar bizim ülkemizdekiler kadar lezzetli de değil ve bu nedenle mutlaka soslu ve sulu olarak tüketiyorlar. Bu sosun içinde pişmiş balık son derece lezzetli oluyor.
Çinlilerin en sevdiği yiyecekler arasında kendilerine özgü bir şekilde yapıp, çeşitli yöntemlerle (buharda-yağda-suda haşlayarak) pişirdikleri mantı var. Dışı bildiğimiz mantı hamuru ama içlerinde ise et, her türlü ot ya da pirinç oluyor. İçinde ne olduğunu bilmediğim ama yağda kızarmış bir tanesi gerçekten lezzetliydi. Ayırdedebildiğim kadarıyla içinde kereviz sapı ve taze soğan vardı.

Çin mutfağında oldukça fazla deniz ürünü var. Her türlü balık, deniz böcekleri, çeşitli türde yosunlar yeniyor. benim marketlerde gezerken gördüğüm kadarıyla en çok da yengeç seviliyor. Bir de o kadar ucuz ki... Çiğ fasulye, havuç, kalamar ve yengeç etinin harmanlanıp bir sürü baharatla pişirilmiş olduğu bu tabağı neredeyse sildim süpürdüm.
Çinlilerde yemekte salata diye bir şey yok. Onun yerine ya bir takım baharatlarla haşlanmış mantar ya da yanda gördüğünüz sulu şey geliyor. İçinde ne olduğunu hala bilmediğim sebzeler ve havuç var. Bunları unutmazsam hocama sormalıyım...

Çinliler et yemeyi çok seviyorlar ve nasıl yaptıklarını bilmediğim bir şekilde yediğim tüm et yemeklerindeki etler inanılmaz yumuşak oluyor, insanın ağzında eriyor sanki. Buradaki yemek de iri soğan parçaları ve çeşitli yarı pişmiş sebzelerle harmanlanmış bir et yemeği... Yalnız bazı et yemekleri domuz eti veya dananın olmadık yerlerinden yapılmış olabiliyor, sormak ve işi şansa bırakmamak lazım. Bu resimdeki değil ama bir başkası, bu gezinin hatırlamak istemediğim bir bölümünde yer alıyordu :(

Buraya kadar tanıttıklarım benim ilk gün yediğim yemeklerdi ve gayet memnun kalmıştım. Arada daha yerel bir restoranda yediğim ve tüm gün midemin aklımdan çıkmamasına neden olan yemekler de vardı. Hatta dönene kadar nerede o kokuyu alsam çığlık attım :) Ama yine de henüz Çin yemeklerinden tamamen soğumuş değilim. Bunda son gün bizi Çinli bir adamın götürdüğü ve listeden özenle seçtiği yemeklerin de etkisi var tabii.
Örneğin tadına bayıldığım bir tanesi.. Karidesin etrafına balık köftesi sarılmış ve en dışı da file fıstıklara bulanıp kızartılmış. Bunu evde de deneyebilirim sanırım.


Çinlilerin balığı sokmadıkları yer yok. Örneğin yandaki yemekte, içi oyulmuş ekmeklerin içinde, balıkla beraber sıcak salata yapılmış ve çok lezzetli bir sosla servis edilmişti. İçinde anlayabildiğim kadarıyla mısır, soğan, her yerde bolca kullandıkları kereviz sapı bulunuyordu. Başka ne vardı bilmem, bilmek de istemem, yedim geçti :))
Çinlilerin her türlü yenebilir şeyleri bir şekilde pişirdikleri bilinen bir gerçek. Örneğin bir yemek esnasında sofraya gelen bir ikramın daha sonradan lotus çiçeği (nilüfer) olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Tadı aynen turpa benziyordu. Mesela yandaki resimde bulunan sağ üstten 3. tepsideki işte bu çiçeğin yemeği. Resimdeki kadını yolda giderken gördüm ve resim çekmek için izin istedim. Önce izin vermedi ama benim teşekkür ederim deyip de döndüğümü görünce tekrar çağırıp izin verdi. Çinliler bu tür yemekleri sokak aralarındaki garip lokantalarda ya da bu gibi tezgahlardan alarak da yiyorlar. Bizdeki sosisli satan yerler gibi ama asla sosisli gibi lezzetli koktuğunu sanmayın :)))) Resmi çeker çekmez kaçtım oradan :)))

Genel olarak Çin mutfağı gerçekten güzel. Yalnız iş listeden ne seçeceğinizi bilmekte. Bu da zamanla öğrenilecek bir şey. O zamana kadar ya ev dışında yemek yenmeyecek ya da kazalara hazırlıklı olunacak, bilmek lazım. İşte aşağıda o kaza anlarından birinden 2 saniye önce çekilmiş bir resim :)))


Pazar, Ekim 14

Cafe Fernando'nun Muhteşem Brownie'si...


Öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutlamak istiyorum. Bloguma gelip değerli yorumlarını ve bayram tebriklerini bırakan tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu ara çok yoğun zamanlar geçirdiğimi için herkese geri dönemedim, her bloga uğrayamadım. İnşallah bugünkü telaşemi atlatırsam ve sağsağlim evime dönersem kaldığım yerden devam etmeyi umuyorum.
Bir süre blogumu güncelleyemeyeceğim için ve sizlerin de gelip gidip aynı pastayı görmekten sıkılacağınızı düşündüğüm için üç gün önce yaptığım bir tarifi ekleyeyim dedim. Baklava tarzı tatlıları pek yiyemeyen biri olduğum için bayram için başka tür bir tatlı arayışındaydım. Değişik bir tarif aramak için blog turlarken muhteşem bir sayfaya rastladım. Yapanın bir erkek olduğunu görünce şaşkınlığım iki katına çıktı. Tabii en ünlü aşçıların erkek olduğunu biliyorum ama bloglar arasında hiç rastlamamıştım. (Oktay Usta hariç)
Tarifi yayınlamak için kendisinden izin alacak vaktim olmadı malesef. Umarım bana kırılmaz, eğer bir mahsuru olduğunu bildirirse, hiç kırılmadan kaldırabilirim :) Sevgili Cafe Fernando-Cenk'e teşekkür ederim. Daha önce hayatımda bu kadar lezzetli bir brownie daha yemedim. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim; endorfin hormonunuzdaki artış, sizi deliye çevirecek!
Tarifi aynen uyguladım ama sadece ek olarak bolca ceviz ekledim. Bir de keki dolapta değil, serin balkonda sakladım. Tarif için buraya tıklayın.

Pazar, Ekim 7

Dikey Katlı Pasta..

Bu şekilde kesilip döşenmiş bir pastayı, yemek kitaplarından birinde gördüğümden beri aklımın köşesini tırmalayıp duruyordu. Nasıl olur becerebilir miyim acaba derken orjinali kadar olmasa da istediğim görüntüyü yakaladım sayılır. Aslında biraz da niyetim pandispanya ile arası bozuk arkadaşların kendilerine bir alternatif yaratabilmeleriydi. Yapması çok çok kolay bir tarz bu, üstelik kekim kabardı mı, katlarına nasıl ayıracağım vs. derdi yok. Pandispanya tarifi tamamen benim kafamda belirlediğim malzeme ve miktarlardan oluşuyor. Bu pastaya başlarken aklımda portakal ve çikolata birleşimi vardı, Ben de tarifimi ona göre belirledim.

Malzemeler-Pandispanya:
4 yumurta-oda ısısında
1 su bardağı toz şeker
1.5 su bardağı un
2 çorba kaşığı kakao
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Yarım çay bardağı yoğurt
Yarım çay bardağı portakal suyu
1 portakalın kabuk rendesi
1 paket hamur kabartma tozu
1 paket şekerli vanilin

Malzemeler-Krema&Süsleme
2 paket toz krem şanti-1,5 su bardağı soğuk süt ile çırpılıp dolapta bekletilecek
2 çorba kaşığı kakao
Süslemek için arzu edilen herhangi malzemeler

Yapılışı:
Fırın 180 dereceye ısıtılır. 4 yumurta ve toz şeker bir kapta iyice çırpılır. (Karışımdaki şeker erimiş olmalı ve karışım köpük köpük olmalı.) İçine yağ ve yoğurt eklenir, tekrar çırpılır. Un ve kabartma tozu, kakao ve şekerli vanilin birlikte elenerek hamura eklenir. Tekrar çırpılır. En son portakal suyu ve kabuk rendeleri eklenip çırpılır. Yağlı kağıt serilmiş büyük fırın tepsisine dökülür, hamurun tepsinin her köşesine eşit dağılması sağlanır. Isınmış fırında pişirilir.


Bir başka yağlı kağıt fırın tepsisi kadar kesilerek tezgaha konur, her tarafına pudra şekeri serpilir. Pişen kek sıcakken ters olarak diğer yağlı kağıda kapanır. Yaklaşık 45 dakika kadar bu şekilde soğuması beklenir, daha sonra kekin üzerindeki yağlı yağıt sıyırılır.



Pastayı yapabilmek için ya çembere ya da kelepçeli kalıba ihiyacımız var. Bu pandispanyadan 20-22 cm'lik kalıp kullanarak pasta yapabilirsiniz. Ben 20 cm'lik olanı kullandım, geriye biraz pandispanyam arttı. Pastayı şekillendireceğimiz kalıbı seçtikten sonra yüksekliği bir mezura yardımı ile ölçülür. Çıkan sonucun yarım cm. eksiği eninde, pandispanyadan uzunlamasına parçalar kesilir. Örneğin benim kalıbımın yüksekliği 6 cm'di, kestiğim parçaların eni ise 5,5 cm.di. Kelepçeli kalıbın altına yağlı kağıt konulup, kalıpla beraber taşınabilir düz bir karton, tabak vs. üzerine konur. Çıkan parçaların ilki kalıba döşenir. Tek parça iç çevresini kaplamaya yetmiyorsa uygun büyüklükte bir başkası ile devamı getirilir.


Bir spatula yardımı ile kekin iç çevresine bir kat krema döşenir. Diğer kestiğimiz keklerden bir parça tekrar kremanın üzerine döşenir. Tekrar krema ile sıvanır. Bu işlem kalıbın içi bu şekilde dolana dek devam ettirilir. Gerekirse kekleri biraz iterek yeni bir parçaya yer açmaya çalışabilirsiniz.



Kalıp tamamen krema ve kek ile dolunca en üste kalan kremadan dökülür ve bir spatula yardımıyla düzgünce sıvanır. Üzeri için bir çay süzgecine kakao doldurulur, kremanın yüzeyinde yer kalmayıncaya dek serpilir. Bu şekilde hazırlanmış kek buzdolabında 2-3 saat bekletilir.



Güzelce donup katları birbirine yapışmış kek kalıbından dikkatlice ayrılır. Kalan krema ile kenarları güzelce sıvanır. Ben kekimi süslemek için çikolata traşlayıp dağınık bir kaplama yaptım. Siz de isterseniz aynını isterseniz hindistan cevizi rendesi, pasta süsü(küçük uzun çubuklar satılır bağdat marka-pasta süsü olarak), ya da yine kakao ile kaplayabilirsiniz. Pastanızın üzerini de dilediğiniz gibi süsleyebirsiniz.



Afiyet Olsun!

Perşembe, Ekim 4

Pratik Talaş Böreği, Peynirli Rulo Poğaçalar...

İftar ve iftar sonrası için bol bol tuzlu yapıyorum bu aralar. Kimileri eski tariflerimden, kimileri de arada karıştırdığım yemek dergi ve kitaplarındaki tariflerden. Son günlerde yaptıklarımdan bayılarak yediğimiz iki çeşidi buraya koymak üzere seçtim. İlki "Pratik Talaş Böreği" (Sofra Dergisi'nden), diğeri ise "Pratik Mutfak Rehberi" adlı yemek kitabından.
Pratik Talaş Böreği-Malzemeler:
10 adet milföy yaprağı
200 gr yağsız kuşbaşı dana eti
1 küçük boy domates
Yarım su bardağı bezelye
1 adet havuç
1 adet patates
Tuz
Karabiber
1 yumurta sarısı
Üzerine serpmek için: susam, haşhaş tohumu veya çörekotu
Yapılışı:
Havuç ve patatesin kabuğu soyulur,
tavla zarı iriliğinde doğranır, 1 su bardağı su ile yarım olarak haşlanır, süzülür. Bir tencerede küçük küçük doğranmış et, 1 çay bardağı su eklenerek suyu tamamen çekilene dek haşlanır. İçine kabuğu soyulup küp doğranmış domates eklenip 1-2 dakika kavurulur. Bezelye, patates, havuç, tuz ve karabiber eklenip 1-2 defa çevrildikten sonra soğumaya bırakılır.
Soğuyan iç harcından 1'er tepeleme çorba kaşığı kadar milföy hamurlarının ortalarına konulup, dört kenarı içe doğru katlanır, oluşan milföy bohçaları ters çevrilir. Tüm milföyler hazırlanıp yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir. Üzerlerine yumurta sarısı sürülür, çörek otu vs. serpilir. Önceden ısıtılmış 180 derecedeki fırında üzerleri kızarana dek pişirilir.
Peynirli Rulo Poğaça-Malzemeler:
2 yumurta-Birinin sarısı ayrılmış
3 çorba kaşığı yoğurt
Yarım küçük çay bardağı sıvıyağ
140 gr. margarin veya tereyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket hamur kabartma tozu
3,5-4 su bardağı un
İç malzemesi:
1 su bardağı ufalanmış beyaz peynir
Yarım su bardağı kıyılmış maydonoz
Üzeri için arzuya göre susam, çörek otu vs.
Yapılışı:
Ayrılmış yumurta sarısı hariç tüm malzeme bir kapta yoğurulur. Elde edilen hamur buzdolabında yarım saat kadar dinlendirilir. Daha sonra hamur 3 eşit parçaya ayrılır. Her bir parça, tezgahta servis tabağı büyüklüğünde açılır. Bir bıçak yardımıyla 8 eşit parçaya ayırılır. Hamurların geniş kenarlarına bir tatlı kaşığı kadar peynirli-maydonozlu iç konur.

Her bir parça rulo şeklinde sarılır. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir. Üzerlerine yumurta sarısı sürülür, çörek otu vs. serpilir. Önceden ısıtılmış 180 dereceli fırında, üzerleri kızarana dek pişirilir.


Afiyet Olsun!