Salı, Aralık 28

Yeni Blog'um: Dikiş Keyfi...

Tekrar aranızdayım... Ama malesef artık bu blogta değil. Bundan sonra bir başka ilgi alanım olan dikiş'le devam edeceğim blog yaşamıma. Arada gelip yeni yaptığım pastaları da eklemeye çalışacağım, kendimiz için yapmasam da, arada sipariş alıyorum. Belki yine de 1-2 tarif eklerim bazen ama yeni bloguma daha çok vakit ayıracağımı hissediyorum şimdiden ;)
Ziyaret etmek isterseniz işte yeni blogum: dikiskeyfi.blogspot.com
Sizlerle beraber olmak çok güzel, yokluğuma rağmen hergün ziyaret ve yorum almak daha da güzel. Umarım beni ziyarete devam edersiniz, destekleriniz için çok teşekkür ederim.

Pazartesi, Nisan 26

Oğlum 4 yaşında, Şangay'da yeni bir sayfa...


Uzun bir aradan sonra merhaba hepinize. Ara ara girebildiğim kadarıyla blogumda hala yorumlarınızı görmekten dolayı çok mutluyum. Sizleri çok özledim ama yapacak o kadar çok işim vardı ki... Belki hatırında kalanlarınız olmuştur, bu senenin bizim Çin'deki son yılımız olması gerekiyordu. Ama şartlar farklı gelişti ve en az üç yıl daha buradayız gibi görünüyor. Sizlerle haberleşemediğim süre boyunca taşınma hazırlıkları yaptım. Artık Wuhan'da değil Şangay'da devam ediyoruz maceramıza. Şangay'a yerleşeli sadece iki hafta oldu. Bir kaç ay öncesinden ev bakmaya başlamıştık, sonunda bize uygun bir yer bulduk ve nihayet taşınma işlerimizi bitirdik.

Burası eski yaşadığımız şehirden çok daha farklı. Sanki Çin'de değil bir Avrupa ülkesinde gibiyiz. Etrafımızda çok fazla yabancı var tabii oldukça fazla sayıda Türk de. Gelmeden önce bir e-mail grubu sayesinde çok hoş insanlarla tanışmıştım. Gelir gelmez de buluştum. Dün ise 23 Nisan dolayısı ile hazırlanan bir aktiviteye katıldık. Bu sayede pek çok da Türk'le tanışma fırsatı buldum. Şimdiden kendimi buradaki yaşama ayak uydurmuş kabul ediyorum ama eski arkadaşlarımı da çok özlüyorum. Aslında şehir değişikliği yapmak, ülke değişikliği yapmaktan daha kolay. Üstelik bir sonraki gittiğiniz yerin eski şehrinizden daha fazlası varsa o zaman daha bile kolay oluyor. Burada Türkiye'de olan hemen herşeyden var. Bu da yemek pişirmeyi hobi edinen benim gibiler için bulunmaz bir nimet.

Yine de tüm olumlu yanlarına rağmen burası bize hala çok yabancı. Wuhan'da pek çok anımızı, arkadaşımızı bıraktık. En zoru oğlumuz için oldu, geride kalan arkadaşlarını çok özlüyor, onları dilinden düşürmüyor. Yenilerine de alışacağı zaman gelecek ama sonunda yine ayrılmak zorunda kalacağız. Expat hayatı gerçekten kolay değil. Yeni bir yer, alışma devresi ve derken ayrılık. Bakalım üç yıl sonra neler olacak, zaman ne gösterecek...

Geçen süre zarfında buralarda pek yoktum ama mutfağım tam yol çalıştı. Özellikle de eski şehrimizden ayrılmadan önce oğluma erken bir doğumgünü ve veda partisi düzenledik okulunda. Bu seneki temamız Tren Thomas'tı. Pasta malesef taşınma telaşım nedeniyle istediğim gibi olmadı, figürlerde de zorlandım gerçekten. Ama oğlumun pastasını görünceki sevinci yeterdi doğrusu. Bugün O'nun gerçek doğumgünü, blogumda yer vermeye o kadar alıştım ki, yine arşivleyip sizlerle paylaşmadan duramadım olanca yoğunluğumda.

Bu pastanın içi için yeni bir pandispanya denedim, yiyenler bayıldı. Pandispanyanın tarifini yanlış hatırlamıyorsam "allrecipes.com"dan almıştım ama linki bulamıyorum şimdi. Bu tarifi yapıp öylece de yiyebilirsiniz, tarifte hiç çikolata kullanılmamasına rağmen oldukça yoğun bir çikolata tadı alıyorsunuz. Pandispanyayı 1-2 gün önceden yapmanız halinde de traşlamaya da çok uygun oluyor. Pastanın kreması için de çikolatalı ganaj hazırladım.

Pandispanya için malzemeler (İki katlı bir pasta için 1,5 ölçü hazırladım, aşağıdaki ölçüler tek bir pasta için)

2 kap kaynar su (cup ya da 1 su bardağına göre ölçebilirsiniz)
1 kap kakao
2+3/4 kap un
1 paket kabartma tozu
1/2 çay kaşığı tuz
200 gr. yumuşak tereyağı
2+1/4 kap toz şeker
4 yumurta
1 paket şekerli vanilin

Yapılışı
  • Fırınımızı 175 dereceye ısıtalım. 22-23 cm'lik kalıbımızı yağlayalım. Bir kapta kaynar suyu kakao ile karıştıralım, topak olmamasına dikkat edelim. Karışımı iyice ılınana dek bekletelim. Bir başka kapta un, tuz ve kabartma tozunu karıştıralım.
  • Büyükçe bir başka kapta tereyağı ve toz şekeri krema haline gelene dek 4-5 dakika çırpalım. Yumurtaları tek tek ekleyelim, her bir yumurtayı karışıma iyice yedirelim. Şekerli vanilini ekleyip sırasıyla biraz unlu biraz kakaolu karışımı ekleyerek her iki karışımı sırayla karışıma yedirelim.
  • Karışımı kalıbımıza döküp ısınmış fırınımızda pişirelim. (Fırınınızın kapağını ilk 20-30 dakika sakın açmayın)



Pazar, Ekim 11

Kurabiye Kalıbı Yapımı, Elmo Pasta


Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba hepinize. Arayı bu kadar açmamdaki sebep malesef bu sefer tembelliğim değil. Çin'de ben blogger'a girmek için her yeni yöntem bulduğumda bir sonraki gün artık onun da iptal edilmiş olduğunu görüyorum. Hükümet dur durak bilmiyor yasaklar konusunda. Kendi vatandaşlarını kontrol altında tutabilmek adına elinden geleni ardlarına koymuyorlar. Dışarıdan pek haber almadıkları gibi içeriden de dışarı, kendilerini küçük düşürecek herhangi bir haber, fotoğraf vs. çıkmaması için pek çok web sitesini kapatıyorlar. Bunun için yasakladıkları web siteleri o kadar çok ki. Yasaklamalardan kaçınıp istediğim sitelere girmek için google'da program araması yaptığımda, yasaklı kelimeleri içeren (facebook, proxy, gizli sörf gibi) siteleri de açamıyorum. Bazen çalışan bir program bulup güç bela kurduğumda, öteki gün o da çalışmaz oluyor. Yasakları kontrol altında tutabilmek için sayısız hacker işe aldıklarını okuyorum bazı yerlerde. Bu konu hakkında burada bizim gibi yaşayan yabancılar da çok şikayetçiler ama yapacak bir şey yok. Kurunun yanında bizler de yaş olarak yanıyoruz. Hiç bir mantığa sığmayan bu cahilliği şiddetle kınıyorum.

Tarif yayınlayamamanın sıkıntısı bir yana, bir de sizlerin bloglarına ulaşamamanın getirdiği sıkıntı vardı burada benim için. Denemek istediğim aklımda kalan tariflere de ulaşamaz oldum böylelikle. Artık yetti dediğim yerde, bulduğum bir programa para ödeyerek yasaklı sitelere girmenin yolunu buldum sonunda. Aylık belli bir ücret karşılığı artık yasak yok benim için. Yine de hala tedirginim, her an bu bulduğum yönteme de engelleme gelebilir. Bu nedenle yıllık üye olmak yerine aylık üye olmayı tercih ettim. Böylece daha az param yanmış olur, ne yapayım?

Bu postu hazırlayalı aylar olmuştu aslında, hatta sizlere veda etmiştim bir önceki yazımda ama, o paragrafı olduğu gibi sildim. Yine aralıklı da olsa devam edeceğim; tabii program işe yaradığı sürece. Bir de neler yaptınız bu süre zarfında onları gezeceğim. Hatta şimdi üstte yeni sekmeler halinde onlarca sayfa açık, pek çok tarifi not almak üzere belirledim bile. Blogumdan ümidimi kesmiş olduğum için, bugüne değin yaptığım hemen hiç bir şeyi fotoğraflamamıştım. Şimdi öyle yaptığıma çok pişmanım. Bu şekilde bir çözümü neden daha önce bulmadım diye hayıflanıyorum şimdi. Şimdi tekrar adım adım başlayacağım silbaştan, arada deneyip beğendiğim yemek tariflerini tekrar ara ara hazırlayıp sizlere sunacağım inşallah.

Önceki postta söz vermiştim, kendi kurabiye kalıbımızı nasıl yapacağımızı gösterecektim. Resimdeki pasta, arkadaşımın oğlunun doğumgünü teması için hazırlandı. Pasta kısmını ben değil bir pastane yaptı, süslemem için de bana getirdi. Pasta beyaz çikolatalı krema, vişne ve beyaz kekten oluşuyordu. Üzeri kremayla sıvandıktan sonraki kısmını ben ele aldım. İnternetten bulduğum elmo resmini büyütüp çıktı aldım, ağız, göz ve burun kısımlarını oyup pastaya yerleştirdim. Bir kürdan yardımı ile etrafını çizerek doldurmam gereken yerleri belirledim. hazırladığım krem şantiyi renklendirerek sıkma ucu taktığım sıkma poşetlerini kullanarak resmi düzgünce doldurmaya çalıştım. Pastanın temasına ek olarak arkadaşım kurabiye istemişti. Uygun kalıp olmadığı için bir teneke konservenin kapağını düzgünce açtım, boşaltıp güzelce yıkadım. Çeşitli penselerle, konservenin ağzını elmo şekline uygun olarak bükerek kalıbı tamamladım. Bu yöntem gerçekten çok basit. Hata yapıp konserveyi yamultsanız bile düzeltme ya da yenisini yapma şansınız var. Aşağıda pasta ve kurabiyelerin yapım-süsleme aşamalarının resimlerini bulabilirsiniz.









Pazar, Eylül 13

Çikolatalı Kek...


Bu yazımda aslında, profesyonel anlamda yaptığım ilk öğretmenlik denememin ürünlerine yer verecektim. Ama malesef derse makinemi götürmeyi unuttuğum için resimleme şansım olmadı. Önceki yazımda bahsetmiştim, buradaki bir restoranın çalışanlarına ders vermeye hazırlanıyordum. İlkini geçtiğimiz hafta perşembe günü gerçekleştirdim. Dersin konusunu restoran sahiplerinin dileklerine göre hazırlamıştım. Buna göre üç çeşit pasta kaplama kreması tarifi hazırlayıp, bu kremalarla temel dekorasyon tekniklerinden örnekler verdim. Öğrencilerim üç adet Çinli kızdı. Genel olarak diyebilirim ki Çinliler gerçekten çabuk öğreniyorlar. Sadece bir kaç sefer gösterdiğim halde uzun zamandır elleri alışkınmışçasına iyiydiler. Önce buttercream icing denilen tereyağı-shortening-pudra şekeri temeli olan kremayı yapıp, bir büyük çikolatalı pasta kapladık. Kaplama sırasında kolaylık sağlayacak bazı ipuçlarıyla beraber, temel olarak nasıl süslemelerle pastalarına görsellik katacaklarını çalıştık. Sonraki kaplama için krem peynirli kaplama tarifini yaptık. Bu tarifle de havuçlu kek kaplayıp üzerine sıkma tekniği ile yaprak ve havuçlar yaptık. Bir sonraki dersimizde ise şeker hamuru çalışacağız. Buradan pasta ve dekorasyonu dersi veren tüm arkadaşlarımın ellerini öpmek istiyorum. Topu topu üç saat ders vermeme rağmen pilim bitti. Bir de ya beceremezsem ya çuvallarsam korkumu hiç sormayın. :)



Aynı hafta bir gün, buradaki bir arkadaşımın, iki yaşını bitirecek oğluna doğum günü pastası hazırladık. Pastanın sadece resmini koyuyorum, tarifi yok; çünkü içini ben hazırlamadım. Kendisi elmalı bir kek yapıp üzerini kayısı reçeli ile kapladı. Şeker hamurunu ise ben hazırlayıp renklendirdim. Ertesi gün ise bir araya gelip beraberce arkadaşımın isteği doğrultusunda pastayı süsledik. (Resimdeki isim "Bela", aslında "Beyla" diye okunuyor.)




Henüz resimdeki tarife gelemedim ama, söyleyeceğim bir şey daha var, yarın bir başka arkadaşımın oğlu için pasta dekore edeceğim ve şeker hamuru kaplı kurabiyelerini yapacağım. Doğumgününün teması susam sokağı, kurabiyeleri ise Elmo şeklinde olacak. Tabii Elmo şekilli kurabiye kalıbı bulmamın imkanı olmadığı için kalıbı da kendim hazırladım. Blog dünyasını eskisi kadar takip edemediğim için görmemiş olabilirim, belki biliyorsunuzdur bile; çok basit bir teknikle kendi kurabiye kalıbımızı nasıl hazırlayacağımızı göstereceğim gelecek postta.
Şimdi gelelim bu içi hafif ıslak, çikolataya doyuran kekimizin tarifine.
Malzemeler: (Aşağıdaki miktarlar 20-22 cm. kalıp için. Ben bu miktarın iki katını kullanıp 25 cm. lik kalıpta pişirdim)

150 gr. tereyağı
200 gr. çikolata (bitter kuvertür kullandım)
1 su bardağından 1 parmak az toz şeker
2 iri yumurta
1/2 su bardağı yoğurt
1 su bardağından 1 parmak az un
1 paket şekerli vanilin


Yapılışı:
Tereyağı ve küçüp parçalara ayrılmış çikolatayı birlikte hafif ateşte eritelim. Erir erimez ateşten alalım, kaynamasın.
İster aynı kapta ister derin bir kaseye aktarıp orada şekeri ekleyelim. Şeker eriyinceye dek 5-6 dakika çırpalım. (Şekeri önceden ölçüp mutfak robotunda inceltebilirsiniz.) Şeker eriyip karışım ılınınca yumurtaları ekleyelim ve tekrar çırpalım. Yoğurdu ekleyelim. Unu ekleyip son olarak vanilyayı ekleyip tekrar iyice çırpalım. Yağlanmış ve unlanmış kek kalıbımıza karışımımızı boşaltalım. Önceden 175 dereceye ısıtılmış fırında pişirelim. Pişip pişmediğini anlamak için bir kürdanı kekinizin ortasına batırın, temiz çıkıyorsa olmuştur. (Fırınımızın kapağını ilk 20 dakika asla açmıyoruz)
Afiyet Olsun!

Not: Bu keki Dr. Oetker "Kaymak tadında krem şanti" ile servis ettim. Tadı gerçekten kaymağa benziyor. Aslında önceden yaptığım kabak tatlısı için hazırlamıştım. Şekil verilip buzlukta gayet güzel saklanabiliyor.

Pazartesi, Ağustos 31

Ramazan Pidesi...


Çin'deki -muhtemelen- son senemdeki günlerim çok yoğun geçmeye başladı, sık güncelleyememden farketmişsinizdir belki. Üstelik önceden gitmeyi planladığım pasta okuluma daha gidip kayıt yaptıramadım henüz, çünkü bir türlü sıra gelmedi. Döner dönmez aldığım dikiş makinem sayesinde bu aralar dikişe merak saldım. Haftada en az iki parça kıyafet üretir oldum, bunun yanı sıra kumaş almak için haftada en az bir günümü kumaşçılarda harcar oldum. Bir yandan yine benim gibi buradaki son yılı hatta son ayları olan arkadaşlarımla daha sık vakit geçirmeye başladık. Arkadaşlarımdan altısı her hafta salı günleri benden yemek-pasta kursu vermemi rica ettiler. Bir de bundan sonra her perşembe buradaki bir Amerika menşeili restoranın çalışanlarına pasta yapımı ve dekorasyonu dersleri vermeye başlayacağım. Tüm bunların arasında blogumu ihmal ettiğimi biliyorum ama hem vereceğim derslerde yapacaklarımızı hem de önümüzdeki günlerde yapacağım bazı doğumgünü pastalarını yayınlayacağım buradan. Belki bu sayede blogumu ve sizleri ihmal ediyor olmanın suçluluğunu biraz olsun hafifletebilirim.
Gelelim bu tarifin konusuna. Memleketten uzak olmanın eksilerinden biri de alışık olduğumuz lezzetlerden ayrı kalmak. Önceki pek çok denemelerimden de biliyorsunuz, simit, ekmek gibi hep ülkem lezzetlerini yakalamaya çalıştım. Ramazanın başından beri de, bu sefer mis gibi kokan ramazan pidesi yapabilmenin hayalini kuruyordum. Geçtiğimiz hafta internette pek çok araştırma yaptım ama bulduğum pideler hep pastane pidesi tarzıydı. Bu nedenle kendi ölçü ve tarifimi oluşturmaya karar verdim. Aldığım sonuçtan çok memnunum. Özellikle yurtdışında yaşayıp ramazan pidesi bulamayanlara tavsiye ediyorum.
Malzemeler:
3 su bardağı+2 dolu çorba kaşığı un
2 çay kaşığı tuz
4 çay kaşığı instant maya
1,5 su bardağı ılık su
1 yumurta sarısı+1 çorba kaşığı sıvı yağ
Susam, çörekotu
Geniş bir yoğurma kabına unu koyalım. İçine mayayı döküp karıştıralım. Tuz ve suyu ekleyelim. Yoğurarak ele yapışan bir hamur hazırlayalım. Hamur hazır olunca üzerine biraz un serperek hamuru toparlayalım. Üzerini bir havlu ile kapatıp bir saat mayalanmaya bırakalım.

Süre sonunda kabaran hamurumuzu tekrar yoğuralım. (Ele sürekli yapışan bir hamur olacak, endişe etmeyin) Elimizi unlayıp hamuru bulunduğu kaptan sıyırıp çabuk hareketlerle top şekli verelim. Bolca unladığımız fırın tepsisinin ortasına koyalım. Üzerine çok az un serpip elimizle bastıra bastıra hamuru büyütüp yuvarlak hale getirelim.
İyice büyüttüğümüz hamurun kenarlarına elimizin ayasıyla bastırıp resimdeki gibi şekil verelim. Sonra bir bıçak yardımı ile hamurun üzerine çizgiler yapalım. Tekrar tepside 45 dakika mayalanmaya bırakalım. Süre sonunda hamurumuzun üzerine sıvı yağlı yumurta sarısını bir fırça yardımı ile sürelim. Bolca susam ve biraz çörekotu serpelim. Önceden ısıtmadan fırına koyalım, fırını 225 dereceye ayarlayalım. Üzeri kızarana dek pişirelim.



Afiyet Olsun!

Pazar, Ağustos 9

Mermer Kek, Çin'de yeni bir dönem daha...


Herkese yeniden merhaba!
Sonunda "tilkinin dönüp dolaşıp gideceği yer" misali döndüm yuvama. Son derece yoğun geçen bir yaz tatili sonrasında, yine tanıdık dingin sularda olmak çok güzel olsa da, memleket hasreti sıfırdan başlamak üzere ufak ufak artacak, biliyorum. Kader sonrasında nereye yönlendirir, biraz daha "Çin" mi der, başka yer mi der yoksa memleketime mi yollar bilmiyorum ama şimdilik buradaki son seneme girmiş bulunmaktayım.
Son seneye girmiş olmaktan ziyade sanırım beni biraz geren şey bu sefer gelecek yaza kadar Türkiye'ye gitmeyecek olmam. Tabii ki sevdiklerime ve minicik yeğenime olan özlemim başka ama bir de Türkiye'den getirdiğim malzeme stoğumun bitmesi korkumu da hiçe sayamam. Üstelik aldığım şeylerin ağırlığı yüzünden ödediğimiz fazladan tonla para, ganimetlerimi daha da kıymetli kılıyor. Belki bu yıl tariflerimde biraz cimrilik edebilirim mazur görürseniz. Belki arası daha açık olabilir, ya da biraz daha az özel şeyler olabilir. Yine de sizlere ve paylaşmaya olan bağımlılığım sürecek umarım. Umarım diyorum çünkü bloglara olan erişim buradan tamamen kapalı. Üstelik malum arkadaşlık sitemiz Facebook da öyle. Ama yılmadım, gelir gelmez, günlerce yaptığım uğraş sonucu bir program edindim, bu program sayesinde sizlere ulaşabiliyorum şimdilik. Çin'liler bu programı da engellerse yapacak birşeyim kalmayacak Türkiye'ye dönene kadar.

Yazıyı uzatmak istemiyorum ama bir kaç kelime de buraya dair etmek isterim; mesela hava. Ben hayatımda böylesi bir sıcak ve rutubet görmedim. Geçtiğimiz sene babamın hastalığı nedeniyle yazı Türkiye'de geçirdiğim için hiç bu sıcağı yaşamamıştım. Ama şimdi pencereyi dahi açmaya korkutacak bir sıcak yaşıyorum. Markete gitmek bile başlıbaşına bir işkence. Sanki hava değil su soluyorum dışarı çıkınca. Nem oranı en az %75 oluyor, o da iyi günümüzdeysek. Normali %90. Sabah serinliği diye birşey yok, gecenin dördünde bile aynı nem ve sıcaklık oluyor. Çin'in geri kalanı tabii ki böyle değil, sadece yaşadığımız kentin coğrafi özellikleri buna sebep oluyor. Örneğin Shuozhou'da yaşayan arkadaşım Müjde, geçtiğimiz hafta başında iş yerine kazakla gittiğini söyleyerek beni şok etmişti. Yaz ortasında kışı da yaşatan şehirleri olduğuna göre bu Çin gerçekten alem bir yer.

Gelelim mermer kek'e, gelir gelmez ülkelerinden dönmüş olan arkadaşlarımla bağlantıya geçip üçünü burada yakalayınca bir ikramlık hazırlamak farz oldu. Ne zamandır yapmadığım bir kek olsun diye düşünüp biraz da nette araştırma yapınca karşıma hikayesiyle ilgimi çeken bu tarif çıktı. Biraz da kendi eklemelerimi kullanınca bu pastaneden alınmış hissini veren leziz kek çıktı ortaya.

Malzemeler:
200 gr. oda ısısında iyice yumuşayana kadar beklemiş tereyağı ya da margarin
2 su bardağı toz şeker (Ben 2,5 su bardağı pudra şekeri kullandım)
4 iri yumurta
1 su bardağı süt
1 çay kaşığı saf vanilya ya da 1 paket şekerli vanilin
2,5 su bardağı un
1 paket hamur kabartma tozu
3 çorba kaşığı kakao
Yarım kare paket sütlü çikolata-Benmari usulü eritilmiş
1/2 su bardağı hindistan cevizi rendesi
1/2 su bardağı ince çekilmiş fındık

Yapılışı:
Fırınımızı 180 dereceye ısıtalım. Yumuşamış yağı, şekerle birlikte 4-5 dakika çırpalım. Karışım krema kıvamına gelmeli. İçine teker teker yumurtaları kıralım, her seferinde karışıma yedirelim. Sütü ekleyelim. Un, kabartma tozu ve vanilyayı ekleyip iyice çırpalım. Karışımın 1/3'ü kadarını başka bir kaba aktaralım. Kalan beyaz hamura hindistan cevizi ve fındığı ekleyip karıştıralım. Ayırdığımız az hamura kakao ve erimiş çikolatayı ekleyip çırpalım. Yağlayıp unladığımız kek kalıbımıza her iki hamurdan parça parça döküp bir çatal yardımı ile hamurları birbirine sadece 2-3 hamle yaparak karıştıralım. Isınmış fırınımızda ilk 20 dakika kapağını açmamak kaydıyla yaklaşık 1 saat pişirelim. Kekimizin dağılmaması için soğumadan kesmeyelim.






Afiyet Olsun!

Cuma, Temmuz 24

Geleneksel Un Kurabiyesi

Hepinize merhaba! Bu kurabiyeleri iki yıl önce yayınlamıştım ama bugün un kurabiyesi pişiren kayınvalidemin, bu tarifi yaparken önceki verdiği un ölçüsünü yanlış verdiğini gördüm. Gerekli düzeltmeyi koyu renk ile belirttim. Umarım dener ve beğenirsiniz. Bu sefer kesinlikle pastanedekiler gibi üzeri helva gibi ağızda dağılan un kurabiyeleri elde edeceğinizden eminim. Un kurabiyeleri ile ilgili öğrendiğim püf noktası ise un miktarının fazlaca olması. Una fazlasıyla doymuş bir hamurdan elde edilen kurabiyenin pastanedekilerden farklı olması imkansız.

Bu arada tatilim bitmek üzere, Çin'e dönüşüme bir hafta kaldı bugünden itibaren. Oraya gittikten sonra sizlerle iletişimim korkarım kesilmiş olacak blogger'a olan kısıtlama nedeniyle. Sizlerle yeni bir adresten görüşmeye başlayacağımı sanıyorum. O zamana dek görüşmek dileğiyle...



Tereyağlı Un kurabiyeleri
Tarif kayınvalidemin, bu kurabiyeleri de bizzat kendisi yaptı. Un kurabiyesi bizde çok yapılır. İkramlarımızın vazgeçilmez tatlısıdır. Şekli her zaman "s"şeklinde yapılır. Yerken ağızda dağılan ve yemeye doyulmayan kurabiyelerin sırrı şöyle:

1 su bardağı tereyağı (Eritip suyu buharlaştıktan sonra ölçülecek. Örneğin 250 gr. tereyağından 200 gr kadar yağ kalıyor suyu buharlaştıktan sonra. Bunun için tereyağı katı haldeyken 1,5 su bardağı kadar ölçülüp öyle eritilmeli )
1 su bardağı pudra şekeri
4-5 su bardağı un*
Fırın 165 dereceye ısıtılacak.

Yapılışı:

Tereyağını bir tavada eritin, fazla suyu buharlaşana kadar 20 dakika kadar kaynatın. Bir köşede soğumaya bırakın. Tereyağına bu işlemi geceden yapıp ağzı kapalı şekilde oda ısısında sabaha kadar bırakabilirsiniz. Soğuyan tereyağını varsa tortularından arındırıp bir kaba alın, pudra şekerini ekleyin, tereyağı neredeyse beyazlayana kadar mikserin en düşük derecesinde çırpın. Daha sonra unu her seferinde birer bardak olarak ekleyerek elinizle yoğurmaya başlayın. Hamuru biraz uzunca süre yoğurmalısınız ki yağ ile iyice özleşsin. Hamuru en az 1 saat dinlenmeye bırakın. Daha sonra hamuru istediğiniz büyüklükte ve şekilde şekillendirin, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. Isınmış fırında beyaz olarak pişirin. (Pembeleşmeden fırından almalısınız)
Afiyet Olsun!


*Not: Bu sabah un kurabiyelerini kendim denedim tekrar. Tereyağını 15-20 dakika kadar kaynatıp ılınmaya bıraktım. İyice ılınınca pudra şekerini ekleyip mikserle 2-3 dakika çırptım. Azar azar un ekleyerek yoğurdum. 3,5 su bardağı un koydum toplamda. Hamurun kıvamı artık ele yapışmaz durumda oluyor. Yalnız yoğurma işlemine yarım saat devam ettim. Sonlara doğru hamur daha çok yumuşuyor el ısısından. Daha fazla ekleseydim de sanırım dağılırdı. Sizler yaparken verdiğim un miktarını toptan hamura eklemeyin, azar azar ilave edin. Kayınvalidem bu hamuru en az bir saat yoğuruyor; geleneğinin böyle olduğunu söylüyor. Daha çok yoğurulan hamur daha çok un kaldırıyormuş. Bence benim yaptığım miktar ve şekil de yeterli. Sanırım bir daha kendim denemediğim tarifi vermeyeceğim :)