Öncelikle blogumu daha sık güncelleyeceğimi söylediğim halde yapamadığım için özürlerimi belirtmekle başlamak istiyorum söze. Geçtiğimiz hafta tekrar üniversitedeki dil kursuma başladım. Bu tam zamanlı bir kurs değil, daha çok gramer üzerine sıkıştırılmış dersler alacağım, artık Çince karakterlerle sıkı sıkıya boğuşma zamanım geldi. Bundan sonra biliyorum ki çok zorlanacağım, ama bir yandan da daha çok Çince tarifi daha hızlı çevirebilecek olmanın çoşkusu var içimde. Bunlardan birisi, Çin'in en sevilen en ünlü tatlılarından birisi olabilir mesela. Yanda resmini gördüğünüz tatlı, her pastane ve markette, her restoranda mutlaka bulabileceğiniz çok ama çok lezzetli bir tatlı, "yumurtalı tart". Ben hemen hemen her market seferimde bir tane alıp afiyetle mideme indiriyorum. Dışında milföyden bir çanak, içinde krem brüle'ye oldukça benzeyen bir krema var. Türkiye'ye döndüğümde bu tarifi çok arayacağımdan eminim, o nedenle mutlaka öğrenip arşivime almalıyım.
Burada da memleketime ait çok özlediğim şeyler var, örneğin pastane tatlı ve tuzluları. Çinliler'in pastaneciliği gelişmiş aslında, daha önce pek çok bahsetmiş olmalıyım; ama nedense tuzluların içinde mutlaka belirgin miktarda şeker bulunuyor. Mesela tost ve sandviç ekmekleri, poğaçaları mutlaka şekerli. Kurabiyelere gelince ise, mutlaka şeker seviyeleri düşük ve az miktarda tuz içeriyorlar. Yerken, az olan şeker tatmin etmezken, bir de işin içine tuz girmiyor mu çıldırıyorum. Ama iflah olmam ben, hala her gördüğüm pastaneden içeri dalıp, hoşuma giden her şeyi topluyorum denemek için. Mesela soldakiler gibi, ama yine hüsran yine hüsran. Browni'ler tatsız, kekler kuruluklarından dolayı ayva gibi boğazıma duruyorlar, sıvı almadan mideye yollamak imkansız. En arkadaki kekteki turuncu kaplamayı görüyor musunuz? Mesela o jöle gibi şeyin içinde gram şeker yoktu. Ancak görüntü, o kadar. Evde yaptığım Çin tariflerindeki şeker ve tuz oranlarını ise kendi bildiğim gibi ayarlıyorum yoksa aldıklarımdan farkları olmaz.
Memleketimdeyken canım tatlı birşeyler çektiğinde herhangi bir pastaneden alacağım üç beş kurabiye hem nefsimi köreltir, hem de gereksiz ziyanı önlerdi. Şimdi ise her tatlı-tuzlu krizimde en az bir tepsi yapmak durumunda kalıyorum. Ziyan olmasın diye yediğim her fazladan kurabiye bana şiş mide-kilo-moral bozukluğu olarak geri dönüyor. Bir de blog ziyaretlerimde görüp de ağzımın suyunu akıtan tarifleri yaptım mı işte o zaman çok bereketli geçiyor o hafta :(
Hazır yeri gelmişken denemelerim sonucu bu aralar afiyetle yediğimiz tarifler için sahiplerine teşekkürlerimi sunmak istiyorum:
Mantar kurabiyeler için Efsun'a,
Ispanaklı Kiş'in tart hamuru için Aylin'e, leziz iç malzemesi için Işıl Hanım'a,
Etli iç kabak yemeği için Funda'ya,
Hayatımda yediğim en güzel coleslaw yani lahana salatası için videojug sitesine,
Mercimekli bulgur pilavı için Aybike'ye çok teşekkür ediyorum, hepsi birbirinden lezzetli oldu, bu haftayı tamamen mutfakta geçirdim neredeyse. Daha denenecekler listem çok kabarık, özellikle akşam yemeği olabilecek tarifleri daha çok saklamaya başladım yoksa hamur işi yapa yapa bir yığın hamura dönüşeceğim yakında :(
Bu kurabiyeler, yukarı soldaki "şeker fukarası" Çin keklerine inat yapıldı, kahvelerime ikişer üçer eşlik ederek tüketildi. Eğer siz de yapmak isterseniz, ceviz yerine fındık ya da badem de koyabilirsiniz.
Malzemeler (30-35 adet için)
250 gr oda ısısında yumuşamış tereyağı
1 su bardağı pudra şekeri
1 su bardağı ince çekilmiş ceviz
1 yumurta
1 çay kaşığı kabartma tozu
Aldığı kadar un (2 su bardağı un ile başlayın, hamur ele yapışmayıp toparlanana dek azar azar un ekleyip yoğurun)
1 tatlı kaşığı şekerli vanilin
Pudra şekerinin 3/4'ünü ve geri kalan tüm malzemeleri bir kaba koyup yoğuralım, yumuşak bir hamur yapalım. Yoğurduğumuz hamuru ikiye bölüp elimizle iki adet silindir şeklinde yuvarlayalım. Silindirleri 2 cm. eninde dilimleyelim, her bir dilimi elimizle yuvarlayarak ay şekli verelim. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında 10-12 dakika kadar pembeleşmeden pişirelim. İyice soğumalarını beklediğimiz kurabiyelerimizin üzerine kalan pudra şekerini serpelim.
Afiyet Olsun!
Burada da memleketime ait çok özlediğim şeyler var, örneğin pastane tatlı ve tuzluları. Çinliler'in pastaneciliği gelişmiş aslında, daha önce pek çok bahsetmiş olmalıyım; ama nedense tuzluların içinde mutlaka belirgin miktarda şeker bulunuyor. Mesela tost ve sandviç ekmekleri, poğaçaları mutlaka şekerli. Kurabiyelere gelince ise, mutlaka şeker seviyeleri düşük ve az miktarda tuz içeriyorlar. Yerken, az olan şeker tatmin etmezken, bir de işin içine tuz girmiyor mu çıldırıyorum. Ama iflah olmam ben, hala her gördüğüm pastaneden içeri dalıp, hoşuma giden her şeyi topluyorum denemek için. Mesela soldakiler gibi, ama yine hüsran yine hüsran. Browni'ler tatsız, kekler kuruluklarından dolayı ayva gibi boğazıma duruyorlar, sıvı almadan mideye yollamak imkansız. En arkadaki kekteki turuncu kaplamayı görüyor musunuz? Mesela o jöle gibi şeyin içinde gram şeker yoktu. Ancak görüntü, o kadar. Evde yaptığım Çin tariflerindeki şeker ve tuz oranlarını ise kendi bildiğim gibi ayarlıyorum yoksa aldıklarımdan farkları olmaz.
Memleketimdeyken canım tatlı birşeyler çektiğinde herhangi bir pastaneden alacağım üç beş kurabiye hem nefsimi köreltir, hem de gereksiz ziyanı önlerdi. Şimdi ise her tatlı-tuzlu krizimde en az bir tepsi yapmak durumunda kalıyorum. Ziyan olmasın diye yediğim her fazladan kurabiye bana şiş mide-kilo-moral bozukluğu olarak geri dönüyor. Bir de blog ziyaretlerimde görüp de ağzımın suyunu akıtan tarifleri yaptım mı işte o zaman çok bereketli geçiyor o hafta :(
Hazır yeri gelmişken denemelerim sonucu bu aralar afiyetle yediğimiz tarifler için sahiplerine teşekkürlerimi sunmak istiyorum:
Mantar kurabiyeler için Efsun'a,
Ispanaklı Kiş'in tart hamuru için Aylin'e, leziz iç malzemesi için Işıl Hanım'a,
Etli iç kabak yemeği için Funda'ya,
Hayatımda yediğim en güzel coleslaw yani lahana salatası için videojug sitesine,
Mercimekli bulgur pilavı için Aybike'ye çok teşekkür ediyorum, hepsi birbirinden lezzetli oldu, bu haftayı tamamen mutfakta geçirdim neredeyse. Daha denenecekler listem çok kabarık, özellikle akşam yemeği olabilecek tarifleri daha çok saklamaya başladım yoksa hamur işi yapa yapa bir yığın hamura dönüşeceğim yakında :(
Bu kurabiyeler, yukarı soldaki "şeker fukarası" Çin keklerine inat yapıldı, kahvelerime ikişer üçer eşlik ederek tüketildi. Eğer siz de yapmak isterseniz, ceviz yerine fındık ya da badem de koyabilirsiniz.
Malzemeler (30-35 adet için)
250 gr oda ısısında yumuşamış tereyağı
1 su bardağı pudra şekeri
1 su bardağı ince çekilmiş ceviz
1 yumurta
1 çay kaşığı kabartma tozu
Aldığı kadar un (2 su bardağı un ile başlayın, hamur ele yapışmayıp toparlanana dek azar azar un ekleyip yoğurun)
1 tatlı kaşığı şekerli vanilin
Pudra şekerinin 3/4'ünü ve geri kalan tüm malzemeleri bir kaba koyup yoğuralım, yumuşak bir hamur yapalım. Yoğurduğumuz hamuru ikiye bölüp elimizle iki adet silindir şeklinde yuvarlayalım. Silindirleri 2 cm. eninde dilimleyelim, her bir dilimi elimizle yuvarlayarak ay şekli verelim. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında 10-12 dakika kadar pembeleşmeden pişirelim. İyice soğumalarını beklediğimiz kurabiyelerimizin üzerine kalan pudra şekerini serpelim.
Afiyet Olsun!